Gazze Söylemiyle Toplu Sözleşme İhaneti Örtülmez
Elinde en büyük kul hakkı olan kamu hakkı bulunanların Gazze söylemlerinde samimi oldukları söylenemez. Ebû Ubeyde’nin dediği gibi, nasıl ki birliklerinde kaza namazı olanlar yoksa eline yetim hakkı bulaşanların da Gazze konusunda söz söylemeye yüzleri yoktur.
Sendikacılığın er meydanı olan toplu sözleşme masasının altısında da başarısız olan bir genel başkan profiliyle karşı karşıyayız. Hatta 8. Dönem Toplu Sözleşme masasında başarısızlığının yanında itibarı, inandırıcılığı ve güveni de yerle yeksan oldu. Noter görevi yaptığını, iradesinin olmadığını, inanmadığını ve güvenmediğini en üst perdeden söyleyen Ali Yalçın, sanki bu sözleri kendisi söylememişçesine iki gün sonra Hakem Kuruluna üye gönderdi. Bununla da yetinmeyerek Hakem Kurulunun üyeleri tutanaklara imzalarını attığı ve kurulun toplantısı fiilen bittiği halde, Ali Yalçın adeta emekçinin aklıyla alay edercesine “Hakem Kurulundan çekildik” söylemiyle kaybolan itibarını kurtarmaya çalışsa da kendini daha da küçük düşürdü ve sendikacılığının fecaati oldu.
Ali Yalçın, yapamadığı sendikacılığın üstünü örtmek için teşkilat toplantısı düzenliyor, devlet büyükleriyle fotoğraf veriyor ve Gazze söylemi üzerinden duyar kasıyor. Bu yöntem 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde de değişmedi. Sürecin bitiminden hemen sonra yeni bir Gazze paylaşımıyla, toplu sözleşme sürecinde memuru sattığını her ne kadar unutturmaya çalışsa da emekçi bu ihaneti asla unutmayacaktır. Sendikacılık adına gündemi olmayanlar, kurum ziyaretleri paylaşımlarıyla gündemde kalmaya çalışıyorlar. Artık emekçinin Ali Yalçın’a ve bir avuç menfaatperest ekibine zerre miktar inancı da güveni de kalmamıştır.
Kişisel ikbal ve menfaatlerini önceleyen uygulamalarıyla mahallemizi, teşkilatımızı, davamızı, emekçimizi ve emeklimizi rezil eden zihniyetin Gazze konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz ve olmamalıdır. “Birliklerimizin içinde kaza namazı olan hiçbir kimse yok. Kaza namazı olanı işgale karşı savaştırmıyoruz” diyen Ebû Ubeyde, ibadetin, ahlakın ve İslami ölçülerin olmadığı bir mücadelenin cihad olamayacağını bizlere tekrar hatırlattı.
Sendikanın örgütlülükten gelen gücüyle kurdukları kooperatifler marifetiyle TOKİ arazisine amacı dışında yaptırılmakta olan villaların hukuki, kanuni, ahlaki ve vicdani olmadığını söyledik, yazdık ve çizdik. Yaklaşık iki yıldır yazdığımız yazılarda belirtilen konuların hiçbirisini muhatapları yalanlayamadıkları gibi cevap da vermediler. Yine muhatapları, teşkilatı ve kamuoyunu bilgilendirici açıklama yapmayarak sessizliklerini sürdürmektedir. Sendikacıların Kuşadası Villalarıyla ilgili yaklaşık 40’ın üzerindeki yazımızın ne erişimin engellenmesi ne de yayından çıkarılması yönünde herhangi bir mahkeme kararı bulunmamaktadır.
Bir takım kanuni boşluklardan yararlanarak, daha doğmamış çocukların hakkı olan hazine arazilerine çökerek haksız kazanç sağlamanın büyük bir vebal, haram ve zulüm olduğunu minberlerden imam efendiler haykırdı. Elinde en büyük kul hakkı olan kamu hakkı bulunanların Gazze söylemlerinde samimi oldukları söylenemez. Ebû Ubeyde’nin dediği gibi, nasıl ki birliklerinde kaza namazı olanlar yoksa eline yetim hakkı bulaşanların da Gazze konusunda söz söylemeye yüzleri yoktur.
Sözlerimizi sözlerin en güzeli, yerlerin ve göklerin hükümranı olan Yüce Allah’ın kelamıyla bitirelim:
“İyi bilin ki, mallarınız ve evlatlarınız sizin için ancak birer imtihan sebebidir. Büyük mükâfatın ise yalnız Allah’ın yanında olduğunu unutmayın.” (Enfal-28)
Yıldırım Demirci
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.